“Ellerin buluştuğu, birleştiği noktada
bulunan damar kalbe gider. Bu damara, elin o noktasındaki bağlantıya ‘muhabbet
bağı’ denir.”
Elini ver. Hayır, hayır öyle parmak
ucundan değil, elini ver. Ver ki kalbin kalbimle buluşsun. Ver ki kalbimin
kalbinle muhabbeti vuku bulsun.
Elini ver. Bak, elim açık seni
bekliyorum. Elimden kalbime giden yolu açıyorum sana. Yüreğimi avucumda
sunuyorum sana. Burada, bende, elimde, içimde sana zarar verecek, seni
incitecek bir şey olmadığını gör diye. Bana güvenebilirsin. Gözlerine,
ruhlarını görmenden korkmayarak bakan insanlara güvenebilirsin.
Elim altta. Sen korkma. Eşyayla bezenmiş
hayatların arasında, ruhların eşyayla özdeşleştiği bu zamanda maddeye
hapsolmuşken mânâ işte elim altta. Üstünlük taslamıyorum sana. Yarışmıyorum
seninle. Bir film şeridi gibi nefes dahi alınmadan akıp giden ömürlerin
arasında yoruldum. Bu horoz dövüşü yordu beni. Ben artık nefes almak istiyorum.
Ben artık şiirler savurmak istiyorum göğün yüzüne. Ben artık yarışmıyorum.
Görüyorsun ya, elim altta. İstersen sen üstün ol ama korkma. Sadece elini ver.
Ver ki hayat bulayım. Ver ki muhabbetinle, göğsümü çiçeklere açayım.
Elini ver. Ben teslim oluyorum sana. Sen
de teslim ol bana. Söz veriyorum sıkı tutacağım. Gözlerinde tereddüt var.
Haklısın da. İyinin, güzelliğin, benliğin bu kadar kolay kayıp gittiği,
kaybolup yittiği şimdilerde haklısın tereddüt etmekte. Nasıl inandırabilirim
seni bilmiyorum. Yüreğimi avucumda sunuyorum sana. Sahip olduğumu sandığım
şeyler arasında daha değerlisi yok.
Hadi elini ver. Söz veriyorum. Kendini
bana bırak. Ben seni bırakmayacağım. Kendi ruhumla beraber senin ruhunu da
koruyacağım.
Elini ver. Ver ki kalbim kalbinle buluşsun. Ver ki muhabbetimiz bekâda can
bulsun.
Emeğinize sağlık.
YanıtlaSil