2 Aralık 2019 Pazartesi

Düşümde gördüğüm söğüt ağacı
Yapraklarını gözlerime döktü
Gövdesinin ihtişamı
Ölümün soğukluğu kadardı
Dik bir yokuştan yuvarlanan
Cevizler kesti yolumu
Elleri cebinde, serkeş
Bir sincap geçti yanımızdan
Cevizlere nazar etmeksizin.
Beni fark edince aniden durup
Gözlerime dikti gözlerini
Söğüt ağacının gözlerine dikti gözlerini.
Ben yoktum orada
Cevizler kadar yoktum
Ölmüş bir söğüt ağacı
Elleri cebinde bir sincap
Birbirlerine bakıyorlardı
Birbirleriyle konuşuyorlardı
Söğüdün gözleri gözlerimde doldu
Hayır ağlamıyorlardı.

Bense yoktum orada
Gözlerim vardı yalnız
İçinde söğüdün yaprakları
Yüzünde söğüdün yaraları
Cevizler kadar yoktum ben

Anladım.
Ölü bir söğüdü
benden daha çok var kılan
Sincabın kendisi değil
Söğüde duyduğu muhabbetti.
Bildim.
Elleri cebinde, serkeş bir sincabın
benden daha canlı olmasının sebebi
Söğüdün gözlerindeydi.
Bir muhabbetle can bulacak varlığımın yakarışını
Duydum.

Düşümde gördüğüm söğüt ağacı
Yapraklarını gözlerime döktüğünde
Ve elleri cebinde, serkeş bir sincabın
gözleri gözlerime değdiğinde
Ben orada yoktum
Cevizler kadar yoktum.

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Sesimi duyuramıyorum.
‪Kafamı kuma gömdüm.
‪Tanıdık bir tadı var
‪ağzıma dolan kumların
‪evet şimdi hatırladım
‪yıllar var ki ağzımda
‪yarım kalmış bir haykırışın
‪tadını taşırım.
‪Uyumadan evvel tüm ışıkları kapamak gibi
‪insanın kafasını kuma gömmesi.
‪Kalabalığı gözünün önünden kovmak,
‪kafasının içinden değil.

‪Rüyamda gördüğüm can
‪yüzünü yüzümden öteye çevirince
‪yüzümü yüz parçaya ayırıp
‪kumların arasına serptim.
‪Yüzünü yerden kaldıramasın diye
‪her parçayı bir kum tanesine iliştirdim,
‪çözülen bağlarıyla dizlerimin.

‪Başımı ilk kez, bir katrenin özleminden kaçmak için
‪Bir deryayı, suçlu hissetmesin diye kucaklamak için
‪Kuma gömmüştüm.

‪Deryada boğulduğum gece çölde yalnızdım.
‪Sureti meçhul bir sesi kendime arkadaş bellemiştim
‪fakat yine de yalnızdım.
‪Ben yalnız olduğumu
‪o sesin
‪deryada batarken ayağıma bağlı taş olduğunu
‪fark ettiğimde anladım.
‪Farkındalığın acısı sudan önce kesti nefesimi.
‪Kafamı kuma gömdüm sonra.
‪İnsan çölde kimi görse dost diye umut ediyor.
‪İnsan yalnız kafasını kuma gömdüğünde mutlu oluyor.

‪Yüz parçaya bölünmüş yüzümün tek bir parçasının dahi sesi çıkmıyor.
‪Zaten hep böyleydi.
‪Yetiremezdim sesimi.
‪Kimse duymaz, dinlemezdi.
‪Bir işe yaramadıklarını görünce
‪Ses tellerimi koparıp birbirine bağladım,
‪uzunca bir ip yaptım.
‪Çocuklar tuttu ellerimi,
‪çocuklar atladı üzerimden,
‪yalnız çocuklar dinledi dikkatle beni.
‪Sesim nefesine kavuştu

‪Bileklerimdeyse geçen yazın kokusu
‪Ve bileklerimin kendilerinden geçmek korkusu.
‪Çünkü bileklerinden çekilir canı insanın
‪Başımı kuma gömmezden evvel hep bunu duyarım.

‪Yarım kalmış bir haykırışın tadıyla aynı buradaki kumların tadı. 
‪Demek bu topraklarda söylenmemiş çok söz kalmış.
‪Demek bu topraklarda çok dil kesilmiş,
‪çok gönül incinmiş.
‪Demek bu topraklarda çok insan kafasını kuma gömmüş.
‪Demek bu topraklarda herkes mutluymuş.
‪Ne güzel o halde.
‪Dur
‪Güzel mi dedin.
‪Kum etkisini göstermeye başladı.
‪Güzeeel.

‪Yeni bir yara büyüyor şimdi gözlerimde.
‪Parmaklarım bağımsızlığını ilan etti.
‪Mutluluğa teslim olmadan evvel kuma yazılı birkaç kelime.
‪Zihnimden silenecek kumdan önce.
‪Bir kelime ancak.
‪Bir çağrı
‪Bir yakarış:
‪Katre...